En kıymetli kitaplardan tercüme ve derlemeler
ile telif eserler vücuda getirdi. Akaid husûsunda, bilhassa Ehl-i Sünnet vel
Cemâat inancını sâde bir dille açıklayıp bu inancın yayılmasına öncülük etti.
Hanefî, Mâlikî, Şâfi'î ve Hanbelî mezheblerinden birinde bulunmanın Ehl-i Sünnetin alâmeti
olduğunu, herkesin kendi mezhebine göre amel etmesinin şart olduğunu, zarûret
ve ihtiyâc hâlinde, hak olan dört mezhebden birinin taklîd edilebileceğini,
Ehl-i Sünnet kitaplarından alarak açıklayıp herkese duyurdu. Seâdet-i Ebediyye ve diğer
kitaplarında, binlerce mesele yazdı. Unutulmuş ilimleri ihyâ
etti. "Ümmetim bozulduğu zaman bir sünnetimi ihyâ edene yüz
şehid sevâbı verilir" hadîs-i şerîfini hep göz önünde tutarak,
farzları, vâcibleri, sünnetleri, hattâ müstehabları uzun uzun
yazdı.
Dünyanın her tarafındaki insanlara doğru
İslamiyet'i tanıttı. Ehli sünnet âlimlerince tasvip ve medhedilen yüzlerce
Arabî ve Fârisî eseri, Hakîkat Kitâbevi vasıtasıyla yedi iklim, dört bucağa
yaydı. Vehhabi, Şii, Kadiyani gibi bozuk fırkaların doğru yoldan ayrıldıkları
noktaları bütün dünyaya tanıttı. Ehl-i Sünnet itikadı canlanmaya, kıpırdamaya
ve yeşermeye başladı. Bu bakımdan yaptıkları işi, dîni tecdid (yenileme ve
kuvvetlendirme) ile isimlendirenler oldu.
Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh", aynı
zamanda çok kudretli bir şair ve tarihçi idi. Muhtelif vezin ve türde
yazdıkları şiirler emsalsiz güzellikleri ile kitaplarında yer almaktadır.
Abdülhakîm Efendi kendisine bir ders
verdikleri zaman; "Bin, kemal sayısıdır, bir şey bin kere okunursa ezberlenir,
ama sen zekîsin, beş yüz kere okusan ezberlersin", derdi. Doksan yıllık
hayâtının sonuna kadar, hâfıza ve zekâsından hiç bir şey kaybetmedi. Öğrenmek
istediği şeyi tam öğrenirdi. Bu sebeptendir ki, yetmiş beş yaşından sonra,
namaz vakitlerine dâir, yazılmış bir çok kitabı, inceden inceye okumuş, anlamış
ve Seâdet-i Ebediyye ve başka eserlerine ilâve etmiştir. Oradaki girift
trigonometrik hesapları kolaylıkla yaptığını görenler, gerçek bir fen adamı
olduğunu kabul ederlerdi.
Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh",
iktisada, tasarrufa çok riayet ederdi. İsrafı tasvip etmezdi.
Bir ihtiyaç olmadıkça evinden dışarıya çıkmaz,
ilimle, kitap mütalaasıyla meşgul olurdu. Sevenlerine çok okumalarını ve
muteber kitapları herkese ulaştırmaya çalışmalarını tavsiye ederdi. "İslâmiyet,
her safhası ile, ahlâkı ile, itikadı ile, ameli ile yaşanan bir dindir. Hepsi
bulunursa, tam olur. Yoksa kişinin dini eksik olur" derdi. Yazdığı kitapların
her biri, zamanımızda önemli bir boşluğu doldurdu ve ihtiyaçları karşıladı.
Sıhhati muhafazaya son derecede itina
gösterir, mevsime göre giyinirdi. "Elektrik cereyanı öldürür, hava cereyanı
süründürür"; "Yaşlıların üşütmekten ve düşmekten çok sakınması gerekir";
"Sıhhati korumak Müslümanların üzerine vecibedir, ibadetleri yapmak ancak
bununla mümkün olur" derdi. "Sıhhat için paraya acınmaz" buyururdu.
Zamanı yerli yerinde ve en iyi şekilde
kullanırdı. Her işini muayyen bir zamanda yapardı. Vakit hususunda verilen
sözlere de riayet eder, başkalarının da hassasiyet göstermesini isterdi.
Mesela, Yeşilköy'deki eczanesine gitmek için evinden çıkışı her zaman aynı
vakitte idi. O vakitten bir dakika sonra çıktığı vaki olmazdı.
Bir yere gidip gelirken, kahvede oturan
adamları görünce teessüfle, "eğer parayla zaman satın almak mümkün olsaydı şu
adamların zamanlarını alır, çalışırdım" buyururdu. Okumaktan, yazmaktan ve
çalışmaktan uzak durmak, ona göre, insanın yaratılış sırrına ters düşerdi.
Nasıl muvaffak oldunuz diye soranlara: Helekel
müsevvifun yani "Sonra yaparım diyenler helak oldu", hadisi şerifine uyarak
bugünün işini yarına bırakmadım ve kendi işimi kendim gördüm, yapamadığım işi
bir başkasına havale ettiğim zaman neticesini takip ettim" cevabını verirdi.
"Bu zamanda İslamiyet'e hizmeti muvaffakiyetle yapabilmek için muhatabın
anlayacağı gibi konuşmalı ve herkese tatlı dilli güler yüzlü olmalıdır"
buyururdu.
Her işinde orta yolu takip eder, hiç bir şeyde
aşırılığı tasvip etmezdi. En iyi hoca, en iyi evlad, en iyi kardeş, en iyi eş,
en iyi baba, en iyi dede, en iyi komşu ve en iyi ilim adamı olmaya gayret
ederdi.
Bu bölüm İstanbul Evliyaları, Cild.I'den alınmıştır.
|