français

عربي

Deutsch

english

 

Vefatı

Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh" 26 Ekim 2001 (H. 9 Şabân 1422)'de vefât etti. Eyüp Camiinde kılınan cenaze namazına binlerce insan katıldı. Eyüp Sultan'da toprağa verildi.

Hüseyin Hilmi Işık'ın, bir kızı, bir oğlu olup, oğlu Abdülhakim Bey babasından yedi ay önce Hakk'ın rahmetine kavuştu. Damadı İhlas Holding'in sahibi Enver Ören, torunu A. Mücahid Ören'dir. Bir torunu da Abdülhakim Bey'in oğlu Ferruh Işık Bey'dir.

Hüseyin Hilmi Işık'ın zevcesi Nefise Sîret Hanım, 28 Şubat 2009 tarihinde İstabul'da vefat ederek, zevcinin yanına defnolundu.

26 Ekim 2001 Yılında vefat eden Hüseyin Hilmi Işık'ın cenazesi Eyyüp Sultap Camiinde binlerce seveni tarafından kaldırıldı.

Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh", hayatı boyunca insanlarla iyi geçinmeyi, güzel ahlâk sahibi olmayı tavsiye etti. Fitne çıkarmaktan her zaman çok sakındı ve sevenlerine de bu hususta hep ikazda bulundu. Güler yüzlü olmayı, güzel ve temiz giyinmeyi tavsiye etti. Bu zamanda İslamiyete hizmetin bu şekilde yapılacağını söylerdi. Politikaya asla karışmadı. Siyaset adamları ile görüşmekten kaçındı. Yetiştirdiği binlerce öğrencisi ülkeye hep faydalı hizmetlerde bulunmuşlardır. "Ehl-i Sünnet o kimsedir ki, bir yerde bir saat kalsa, orada hayırlı bir iz bırakır" derdi.

Hüseyin Hilmi Işık'ın cenazesine Türkiye'nin çeşitli yerlerinden binlerce seveni katılmıştı

Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh" son derece vefakâr idi. Ecdadımıza büyük hürmeti vardı. İslam âlimleri ve Osmanlılara, vefa borcu olduğuna inanır ve onları büyük bir muhabbetle severdi. "Osmanlılar olmasaydı, biz şimdi Müslüman ve Ehli sünnet olamazdık" derdi. Hocası Seyyid Abdülhakim Efendinin talebeleri ve aile efradına hürmet ve ihsanlarda bulunmayı bir vefa vecibesi addederdi. Seyyidlere büyük hürmeti vardı. Ömrü boyunca, onlara hizmet etmeyi, onların sıkıntılarını gidermeyi maddî ve manevî destek vermeyi kendine önemli bir vazife bildi.

"En büyük keramet istikamet üzere olmaktır" buyururdu. Namazı ve diğer ibadetleri birinci vazife olarak görür, altını çize çize "Namaza mani olan işte hayır yoktur", derdi.

Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh" dine zararı olmayan şeylere üzülmezdi. Çocukların yaramazlıklarını tabii görürdü. Ama onlara dinlerini öğretmekte gevşek davranılmasını hoş görmezdi. Şahsî malı, serveti yoktu. Çok çalışkandı. Nesi varsa, kitaplara ve kitapların dünyaya yayılmasına harcadı.

Hüseyin Hilmi Işık'ın albaylık yılları

Hakikî bir tevazuya sahip idi. Kendisini asla başkalarından üstün görmez, sevenlerine "Benim günahım hepinizden çoktur, çünkü ben hepinizden daha yaşlıyım" derdi. Evine gelen misafirlere lâyıkıyla hizmet ederdi. Evinin alış verişini bizzat yapar, odununu ve kömürünü kendi alır, fatura ve vergilerini kendisi yatırırdı.

Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh", ailesinden Osmanlı terbiyesi, Seyyid Abdülhakîm Efendiden de tasavvuf edebi almış idi. Kendisinden büyüklerin yanında konuşmaz, kimse ile münâkaşa etmez, edebi gözetir, ekseriyâ iki dizi üzerine oturur, bağdaş kurmayı bile edeb dışı görürdü. Bursa'da eski müderrislerden Ali Haydar Efendiyi ziyaretinde saatlerce iki dizi üzerinde oturunca, Ali Haydar Efendi talebelerine, "Hilmi Beyden edeb öğrenin edeb!" demişti.

Güzel ahlakı

Hüseyin Hilmi Işık, çok nazik ve kibardı. Mamak Maske fabrikasında vazife yaparken, orada Cemal adında bir genç çalışıyordu. Babası Diyanette heyet-i müşavere azası Konyalı Eyüb Necati Perhiz idi. Genç evde de efendimli konuşmaya ve ibadetlerini yapmaya başlayınca babası bu değişikliğin sebebini sordu. Bizim bir kumandanımız var, çok kibar birisidir. Efendimsiz konuşmaya alışırım da onun yanında da öyle konuşurum diye korkuyorum dedi. Babası şaşırdı. Oğlu ile, Hüseyin Hilmi Efendiye, kendisini ziyaret edip teşekkür etmek üzere haber gönderdi. Hilmi Efendi "babanız yaşlıdır. Buraya gelmesi de uygun olmaz, biz ona gidelim" dedi; ve ziyaret etti.

Seâdet-i Ebediyye kitabını ilk çıkardığı sıralar, subaylara, senede bir kaç defa çift maaş verirlerdi. Çift maaşın tekini biriktirip, bu kitabı çıkarmak için harcardı.

Hüseyin Hilmi Işık'ın "rahmetullahi aleyh", sabır ve tahammülleri çok idi. İnsanlardan, bir eziyet, sıkıntı gelse katlanır, mukabele etmezdi. Yerine göre pamuktan yumuşak, ama küfre, bid'atlere ve günâha karşı da çelik gibi sert idi. Dinimizin öngördüğü derecede cesûr idi. Kitaplarında doğruyu yazmaktan kaçınmaz, "Korkulacak yalnız Allahü teâlâdır" der, ama fitne çıkmamasına da çok dikkat ederdi. Devletin kanunlarına uymada çok titiz davranırdı. Müslüman dine uyar, günah işlemez; kanunlara uyar, suç işlemez derdi. Sık sık "Vatan sevgisi imandandır" hadis-i şerîfini okurdu.

Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh", maddî ve mânevî, dünyevî ve uhrevî ve bilhassa fen, tıb ve eczacılık ilimlerinde zamanın ileri gelenlerinden olduğu için, gerçek bir âlim idi. Her sözü ilme, fenne ve tecrübeye dayanan ve bu bilgilerini ve tecrübelerini dinin temel ve asıl miyarları ile karşılaştırıp, tartarak, söylediğinden, hikmet konuşan, yâni her sözünde dünyevi veya uhrevî faydalar bulunan, belki eşi bir daha çok zor bulunabilecek olan bir zât idi.

 

< önceki sayfa

sonraki sayfa >

 
ana sayfa  |  hayatı  |  eserleri  | icâzetnâmesi