Hüseyin Hilmi Işık, ilim güneşi Abdülhakîm
Efendinin vefatlarından sonra, mahdûm-i mükerremi, Üsküdar, sonra Kadıköy
Müftîsi, fazîletli Seyyid Ahmed Mekkî Efendinin halka-i tedrîsine kabûl
buyuruldu. Büyük bir şefkat ve mahâret ile, (fıkh), (tefsîr), (hadîs), ma'kûl
ve menkûl, üsûl ve fürû' ilimlerini tâlim buyurup kendisini, 27 Ramazân-ı
mübârek 1953 (H.1373) pazar günü icâzet-i mutlaka ile, tedrîse mezun eyledi.
Öğretmenlik hayatı
Hüseyin Hilmi Işık, 1947'de Bursa Askerî
Lisesi'nde kimyâ muallimi, sonra öğretim müdürü oldu. Kuleli ve Erzincan askerî
liselerinde uzun seneler kimyâ okutarak yüzlerce subaya hocalık yaptı. 1960'da
emekli olduktan sonra, Vefâ Lisesi'nde, Fatih imâm hatîp okulunda, Cağaloğlu ve
Bakırköy sanat enstitülerinde matematik ve kimyâ hocalığı yapıp çok sayıda
îmânlı genç yetiştirdi.
1962 senesinde Yeşilköy'de Merkez
Eczâhânesi'ni satın aldı. Sâhip ve mesûl müdürü olarak, uzun seneler halkın
sıhhatine hizmet etti.
"Seâdet-i Ebediyye" yi yazması
HüseyinHilmi Işık "rahmetullahi aleyh", 1956 senesinde "Seâdet-i Ebediyye"
kitâbını neşretti. Seâdet-i Ebediyye kitâbını okuyanların teşvîki ile, ikinci
kısmını da hazırladı. Bu da, 1957'de bastırıldı. Bu iki kitâp, temiz gençlikte,
İslâmiyete karşı, öyle bir alâka ve câzibe uyandırdı ki, suâl yağmuru altında
kaldı. Bu çeşitli soruları cevâplandırmak için, mûteber kitâplardan tercüme
ederek yaptığı açıklamalar ve ilâvelerle, üçüncü kısmını da 1960'da bastırdı.
Bu üç kitâbı, 1963'de bir araya getirip, "Tam İlmihâl" adını verdi. Devâmlı
suâller sebebi ile, kitâbının her baskısına yeni ilâveler yaparak 1248 sayfalık
eşsiz bir eser meydana getirdi. Eserin İngilizceye tercümesi yapıldı, "Endless
Bliss" ismi verildi ve Hakîkat Kitâbevi tarafından beş cild olarak bastırıldı.
İlmi faaliyetleri
Hüseyin Hilmi Işık, 1966 senesinde İstanbul'da
Işık Kitâbevi'ni, sonra da Hakîkat Kitâbevi'ni açtı. 1976 yılında, İhlâs
Vakfı'nı kurdu. Türkçe, Almanca, Fransızca, İngilizce ve ofset ile hazırladığı
Arabî, Fârisî yüzden fazla kitâbı dünyânın her tarafına yaydı. Bütün bu
hizmetlerin, Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretlerinin tasarrufları ve
himmetleri ile ve İslâm âlimlerine olan aşırı sevgi ve saygısının bereketi ile
olduğunu söylerdi.
Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh",
Seyyid Abdülhakîm Efendinin sohbetindeki, sözlerindeki lezzeti, başka hiçbir
yerde duyamadığını söyler, "şimdi en zevkli anlarım, o tatlı günleri hâtırladığım
zamanlardır" derdi. "O zamanları hâtırladıkça, hasretinden, firâk ateşinden
burnumun kemikleri sızlıyor" der, şu beyti sık sık okurdu:
Zi-hicr-i dositân, hûn şüd derûn-i sîne cân-ı
men, Firâk-ı hem-nişînân suht magz-ı istehân-ı men!
(Sevdiklerimden ayrı kaldığım için, göğsümde,
rûhum kan ağlıyor, Birlikte oturduklarımın ayrılığı, kemiklerimin
iliğini yakıyor!)
Hüseyin Hilmi Işık, her sohbetinde İslâm
âlimlerinin kitâblarından okur, İmâm-ı Rabbânî'nin ve Abdülhakîm-i Arvâsî'nin
sözlerini aktarırken, gözleri yaşarırdı. "Kelâm-ı kibâr, kibâr-ı kelâmest"
derdi. "Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür" demektir.
|